Sinema - Ahmet Haşim (Deneme)

Sinema
Boş vaktim oldukça sinemaya giderim. Yumuşak bir karanlığa gömülüp, makinenin hışırtısını dinleyerek, vücudumun değil, ruhumun zorlu bir yol üzerinde mola verdiğini hissederim. Karanlık, ölümün bir parçasıdır, onun için dinlendiricidir. Büyük dinlenme, bir karanlık denizine dalıp bir daha ışığa kavuşamamaktan başka nedir?
Sinemanın diğer bir üstünlüğü de olgun yaşın, kafatası içinde bir deste devedikeni gibi sert duran acıtıcı mantığı yerine, çocuk saflığını ve kolayca aldanış kabiliyetini yaşatmasıdır. Rüya âlemi üzerine açılmış sihirli bir pencereye benzeyen beyaz perdede koşuşan, dövüşen, düşen, kalkan şu ahmak şahısların tatsız tuhaflıklarından veya kovboy kapışmalarından veya inanılmaz hırsızlık olaylarından başka türlü keyif almak mümkün olur muydu? İnsan saflığıyla beslenen sinema edebiyatı, henüz değersiz yazarın işidir. Görüntüsü beyaz perde üzerinde kımıldayan şu kirpiğinin her teli bir ok gibi dikilmiş güzel kadının gözünden akan sahte gözyaşları, zevkini ve sağduyusunu şapkası ve bastonuyla birlikte vestiyere bırakmayan adamı, üzüntüden değil, ancak can sıkıntısından ağlatabilir.
Sinema, böyle yormayan masum bir göz eğlencesi olarak kaldıkça, yorgun başlar için ideal bir sığınaktır. Hayattan zevk alamayan ruhu, çocukluk tazeliğine kavuşturan bu karanlıkta, sıradan bir müzik, tatlı bir ninni yerine geçer. Ben, en güzel ve en dinlendirici uykularımı sinemanın, ipek yastıklar gibi başın arkasına yığılan karanlığına borçluyum.

Yorumlar